باب
اتباع سنة
رَسُول اللّه
صلى اللّه
عليه وسلم
1. RESULULLAH S.A.V.'İN
SÜNNETİNE İTTİBA ETMENİN GEREĞİNE DAİR VARİD OLAN HADİSLER
حَدّثَنا
أبو بَكْرِ بن
أبي شيبة؛
قَالَ: حَدّثَنا
شريك عَنْ
الأعمش، عَنْ
أبي صالح،
عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ،
قَالَ:
-
قَالَ رَسُول
اللّه صلى
اللّه عليه وسلم:
((ما أمرتكم به
فخذوه. وما
نهيتكم عنه
فانتهوا)).
Ebu Hureyre
(Radiyallahu anh)’den: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir; ”Size ne emrettimse onu alınız ve sizi neden
nehiy ettimse ondan vazgeçiniz.”
AÇIKLAMA: Bazı hadis alimleri, ''burada geçen emir'den maksad, yapılması mecburi
olan farz ve vaciplerdir. Mecburi olmamakla beraber yapılması mükafata vesile
olan ve mendup diye tabir edilen ibadetlere şümulu yoktur. Keza, hadiste geçen
nehiy ile de haram kılınan şeyler kastedilmiş olup mekruhu
kapsamıyor.''demişler isede mutemed olan kavle göre emir ve nehiy kelimeleri
umumi manada kullanılmıştır. Dolayısı ile emir, mendubu, nehiy de mekruhu içine
alır.
Nebi s. a.
v.'in hadisteki muhattabları muayyen zatlar ise de bu gibi hükümleri belirli
muhattablara inhisar etmeyip tüm mükelleflere yönelik olduğu hususunda alimler
ittifak halindedirler.
Bu hadis-i
şerif Haşr süresinin 7'nci ayetinde geçen aşşağıdaki ilahi nazmın tefsiri
gibidir.
.............................
''... ve size
Nebi (s.a.v) -- mal vesaireden -- ne verirse onu alınız ve sizi O Peygamber
neden menetti ise hemen ona son veriniz...''
_____________
Ebu Hüreyre
(r.a.)'ın Hal Tercemesi (Biyografisi)
ebu hureyrenin
meşhur adı Abdurrahman b.Sahr'dır. Eski ismi Abdu Şems idi. Nebi s.a.v )
tarafından Abdurrahman adı takıldı. İbn- Hacer'in el-İsabe fi
Temyiz-iş's-Sahabe adlı kitabında çeşitli kitablarından naklen beyan ettiğine
göre hem Ebu Hureyre hem de pederinin adı hakkında çok ihtilaf vardır. Ebu
Hureyre (kediciğin babası) lakabı ya Nebi s. a. v) veya ailesi tarafından ona
takılmıştır.
Ebu Hureyre
Ebu Hureyre,
Yemen'den gelerek Hayber fethi esnasında peygamberi ziyaret edip müslümanlığı
kabul etmiştir. Ehl-i Suffe'ye ilhak edilerek peygamber (s.a.v)'den ilim ve
irfan almaya başlamıştır. Maddi sıkıntı ve açlığın en şiddetli iztirablarına
dayanmış da Suffe'den ayrılmayı düşünmemiştir. Resulullah (s.a.v) 'den feyiz
almak onun büyük emeli olduğu için O'ndan hiç ayrılmamıştır. Bu sebeple
kendisinin malumatı nadir zatlarda bulunabilir. Resulullah (s.a.v)'den çok
hadis rivayet etmiştir. Ayrıca Ebu Bekir, Ömer, Übeyy b. Ka'b (R.A) gibi ileri
gelen Ashab'tan ilim almıştır. Kuvvetli hafızası sayesinde aldığı ilmi tutarak
aynen rivayet etmiştir. O'nun bu deha hafızası dolayısıyla TABAKAT sahipleri
ona, ''ilim hazineleri'' anlamına gelen ''Ev'iyetü'l-İlim '' demişlerdir.
Muhtelif kitablarda anlatıldığına göre kendisi şöyle söylemiştir:
''Ben peygamber
(s.a.v)'den iki kab dolusu ilim aldım. Bunlardan birisini halk arasına yaydım.
Öbür kabdakini de neşretmiş olsaydım benim boynumu vururdunuz.''
Ebu Hureyre'nin
sade hayatı, üstün takvası ve zahidliği meşgurdur. Kadınlar için altın zinet eşyasını
kullanmak mübah olduğu halde kızını bundan men ettiği bir vakıadır.
Muaviye (R.A.)
zamanında iki defa Medine valiliğine atanmştır. Son valiliği esnasında Ebu
Hureyre (R.A.) dağa çıkıp topladığı odunu mübarek sırtında taşıyarak Medine çarşısına getirmiştir. Muasır
valilerin bir kısmının muhteşem hayatlarını , kendi yaşantısı ile yermiştir. O,
bizzat odun taşır, çarşıda satarak geçimini sağlar ve kazancının bir kısmınıda
sadakaya ayırırdı. Vali olmadan önce ki hayatı ile vali olduktan sonraki hayatı
arasında bir farlılık görülmezdi.
Hicri 56-58
sıralarındavefat ettiği mervidir. (Bak : Hafız Zehebi'nin Tezkiretü'l-Huffaz
c.1, s.32 Mekke - h. 1374)